Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 Tarihonline.com (Online Tarih Portal - Forum Sitesi)  »
 Kültür ve Uygarlık Tarihi

Lale Devri - Matbaanın Kurulması ve İlmi Gelişmeler

III. Ahmet devrinin içinde ayrı bir dönem olarak dikkat çeken Lale Devri’ne gelindiğinde Osmanlı ülkesinde henüz bir Türk matbaası bulunmamaktaydı. Bununla birlikte Türkiye de açılan ilk matbaa da Museviler tarafından açılmıştı. Museviler bu matbaayı 1493 yılında, yani Türk matbaasının kurulmasından 233 yıl önce İstanbul da bundan birkaç yıl sonra da Selanik’te ilk matbaayı açmışlardır. Bu matbaa da bir çok kitap basılırken Sivaslı Akpar adındaki bir Ermeni de, Venedik’te basımcılık sanatı öğrendikten sonra 1567 de İstanbul’da ve Nicodimus Metaxas adında bir Rum papazı da 1627 yılında yine aynı kentte bir matbaa kurmuştur.

Osmanlı Devletinde ise ilk Türk matbaasının kurulması aşamasında ilk adımlar Nevşehirli Damat İbrahim Paşa tarafından atıldı. Damat İbrahim Paşa, Yirmisekiz Mehmet Çelebi’yi Paris’e Fransız uygarlığı görmesi ve Osmanlı Devleti’nde nelerin uygulana bileceğini bildirmek üzere göndermişti. Paris’ten dönen Mehmet Çelebi’nin oğlu Mehmet Sait Efendi de matbaanın kurulmasında büyük rol oynamıştır. Sait Efendi’nin Damat İbrahim Paşa’ya sunduğu raporda matbaanın Osmanlı ülkesinde mutlaka kurulması gerektiği de belirtilmekteydi. Bunun üzerine matbaanın kurulması ve işletilmesi için bir Macar dönmesi olan İbrahim Müteferrika görevlendirildi.

1674’te Erdel’de dünyaya gelen İbrahim Müteferrikanın kalvanist bir ilahiyat öğrencisi iken 1692 de veya 1693 de Thököly İmre komutasındaki ayaklanmada Türklere esir düştüğü doğru değildir. Onun Türk ordusuna kendiliğinden sığındığı kaynaklar tarafından belirtilmektedir. Osmanlı Devleti’nin hizmetine girdikten sonra kapıkulu süvarilerinin en itibarlı kısmı olan sipahıların kırkbirinci bölüğünde görev alan İbrahim Müteferrika , daha sonra dergah-ı ali müteferrikalığına getirilmiştir.

III.Ahmet tarafından kendisine ilk Türk matbaasının kurulması için izin verilmesinden sonra İbrahim Müteferrika, bu matbaayı kurmak için bazı engellerle karşılaşmıştır. Bu engellerden en önemlisi işlerini kaybedeceklerinden korkan hattatlardan geldi. Fakat bu sorun şeyhülislamın dini kitaplar dışındaki eserlerin basılabileceğine dair fetva vermesiyle çözüme kavuştu.

Matbaanın kurulması için çıkan pürüzlerden ortadan kalkmasıyla ortaya çıkan olumlu durumdan yararlanan İbrahim Müteferrika, Sait Mehmet Efendi’nin de yardımıyla İstanbul’daki Sultan Selim mahallesindeki evinde ilk Türk matbaasını kurdu. 1727 yılında açılan bu matbaa aynı zamanda ilk defa Türkçe eser basan matbaa olarak da tarihe geçmekteydi.

İstanbul da kurulan bu matbaada ilk basılan eserler haritalar oldu. Marmara Deniz haritası ve Bahriye-i Bahr-ı Siyah ile Vankulu Lugatı’nın basımından sonrada 20 ciltlik 16 eser basıldı. Bunların arasında Katip Çelebi’nin Cihannüma’sı ve kendisinin bazı eserleri de yer aldı. İbrahim Müteferrika’nın tarih alanındaki yayınları genel olarak gelenekçi bir yapıya sahipti. Onun ilk tarih kitabı olan Tarih-i Timur Gurgan adlı eseri Timur’u anlatırken matbaada basılan bir başka eser olan Süheyli Efendi’nin Tarihi Mısır el Cedid vel Kadim adlı eseri ise Arap tarihi niteliği taşımaktaydı.

İbrahim Müteferrikanın Osmanlı ülkesinde matbaayı kurması bir takım yeni gelişmeleri de beraberinde getirmişti. Özellikle Osmanlı devlet adamlarının gözlerini dünyaya çevirmesinde son derece mühim bir yeri olan matbaanın kurulması aynı zamanda da bir çok eserin basılmasını ve bir takım yeni ilmi gelişmelerin sağlanmasına katkıda bulunmuştur. Bu bakımdan Lale Devri, belki de Osmanlı Devleti’nin sonraki devirleri için en kalıcı miras olmuştur.

Lale Devri’nde matbaanın kurulması yanında yaşanan bir diğer bilimsel gelişme de bir Tercüme Heyeti’nin kurulmuş olmasıdır. Yanyalı Esad Efendi, Heratlı Kabızı Efendi, Müderris Fasıhı Efendi, Şam kadısı Medhi Efendi, Halep kadısı İlmi Efendi, Kara Halilzade Mehmed Said Efendi ve şair Nedim gibi ilim, fikir ve edebiyat adamlarından kurulan bu tercüme heyeti devamlı olarak toplanarak Doğu ve Batı dillerinden tercümeler yapmıştır. Bu kurulun tutucu Müslüman geleneğine uygun konuların yanı sıra birkaç Batılı tarih, felsefe ve astronomi eseri de çevirdiği görülmektedir. Bu dönemde Fransızca’dan Türkçe’ye ilk defa bazı eserler çevrildiği gibi bazı Türkçe eserlerin de Fransızca’ya tercüme edilerek basıldığı görülmektedir.

Tarihçi Talha GÖNÜLALAN'ın çalışmasından alıntıdır.

Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]