İslam felsefesini metot, terminoloji ve problemler açısından temellendiren ünlü Türk filozofu Farabi’yi değerlendirirken, kendisinin yaşadığı ortamı ve çağın etkisi yanında bölgenin eriştiği kültür düzeyinin de göz alınması gerekmektedir. Bu nedenle Farabi’nin özellikle Türk Eğitim Tarihi’ne yaptığı katkıları ve bilimsel kişiliğini incelerken İslam bilimi de bir nebze incelenecektir.
Farabi’nin özellikle hayatı hakkındaki bilgiler günümüzde tam olarak sağlanamamış olmakla birlikte onun diğer faaliyetleri ile ilgili bilgilerde çok azdır. Farabi hakkında söylenebilecekler onun günümüze kadar gelen eserlerine ve bu eserlere dayanılarak yazılan kitap ve makalelere dayanmaktadır. Yine Farabi hakkındaki bilgilerimiz o dönemlerde yaşamış birçok bilim adamına göre daha fazladır. Bu ise Farabi’nin üstlendiği misyonu ve önemini göstermesi açısından mühimdir.
Köklü bir aileye sahip olduğu anlaşılan Farabi, yaşadığı X. Yüzyılda birçok ilim seyahatlerine katılmış ve yine birçok devlet adamının meclislerine davet edilmiştir. Kendisi İslam biliminin öneminin artmasına katkıda bulunduğu gibi birçok sorunun çözümünde kendisine başvurulan bir mütefekkir olmuştur. Hayatı boyunca Buhara, Semerkand, Merv, Belh, Bağdat, Şam ve Mısır gibi bölgelerde bilim faaliyetlerinde bulunmuş olan Farabi’nin buralara yaptığı akademik seyahatler boyunca birçok lisan öğrendiği de belirtilmektedir. Kendisinin özellikle Türkçe, Arapça ve Farsça’yı iyi derecede bildiği kaynaklarda belirtilmektedir. Kendisi dönemin birçok alim ve mütefekkirinden yararlanırken dönemin ünlü devlet adamları ve ilim adamları da kendisinden yararlanmışlardır.
Özellikle felsefe ve bilim alanında yaptığı faaliyetlerle İslam dünyasında haklı şöhrete kavuşan Farabi en büyük başarısını mantık alanında göstermiş ve Muallim-i Sani (İkinci Hoca) unvanını almıştır. Farabi ayrıca yaptığı İlimler Tasnifi ile de ününü bir kat daha arttırmıştır. Bununla birlikte Farabi, müzik alanında da birçok tarihçi ve musiki nazariyatçısı tarafından Muallim-i Evvel (İlk öğretmen) kabul edilmiştir. Kendisi bütün bunların yanı sıra fizik, matematik, metafizik, psikoloji, tıp, coğrafya, ahlak, siyaset, fıkıh, kelam, astronomi ve geometri ile de meşgul olmuştur.
Bütün bu faaliyetleri Farabi’nin birçok ilim adamına örnek teşkil etmesine sebep olmuş ve Farabi, böylece İslam dünyasında büyük şöhrete kavuşmuştur. Genellikle İslam felsefesi tarihinde Meşşai okulun İbn Rüşd dönemine kadar olan yaklaşık 250 yıllık geçmişi ana hatlarıyla Farabi felsefesinin izlerini taşımaktadır. Nitekim Farabi’nin görüşleri gerek öğrencileri ve eserleri, ve gerekse onu eleştiren düşünürler kanalıyla kısa zamanda Maveraünnehir’den Endülüs’e kadar bütün İslam coğrafyasına yayılmıştır.
Bütün bunlarla birlikte Farabi’den geriye bazıları elimize ulaşmamasına rağmen büyük-küçük 100’den fazla eser kalmıştır. Bu eserlerin bazıları zamanla çeşitli araştırmalara konu olurken bazı eserlerin bir kısmı Latince, İbranice, Türkçe, Farsça, İngilizce, Fransızca, İtalyanca, İspanyolca ve Rusça’ya tercüme edilmiştir. Bununla birlikte klasik kaynaklardan modern araştırmalara kadar gerek bu eserlerin sayısı ve gerekse isimleri hakkında tereddütler tam olarak giderilebilmiş değildir.
Tarihçi TAlha GÖNÜLALAN'ın çalışmasından alıntıdır.