Bu kez bir değişiklik yapalım ve tam olarak tarihle ilgili görünmese de tarihi bir eser olan   Mantıku't Tayr eseri hakkında kısa bir makale yazalım hem Feridüddin Attar hakkında kısaca bilgi sahibi olalım hem de yazmış olduğu eseri Mantıku't Tayr eserini öğrenelim istedik. Bu sayede Feridüddin Attar - Mantıku't Tayr eserinin hem kısa bir özeti olacak şekilde ve   Mantıku't Tayr kitabının içinden bazı sözleri alacak şekilde bilgilendirme yapmamızın yeterli olacağını düşünüyoruz. Sitemiz bir tarih sitesi olmakla birlikte en nihayetinde tarih, hayatın bütün alanlarını ilgilendiren ve bu alanlarla ilgilenen bir bilimdir.


Feridüddin Attar - Mantıku't Tayr Konusu

Mantıku't Tayr kelimesini ele alacak olursak anlamına kısaca "Kuş dili" veya "Kuşların Dili" diyebiliriz.   12. yüzyılda Feridüddin Attar tarafından yazılan bu eser, beyitlerle yazılmıştır.
Mantıku't Tayr, Feridüddin Attar'ın en önemli eseridir denilebilir.

Kimileri 4.727 beyitten oluştuğunu söylemekte kimileri ise beyit sayısının 5.000 beyitten daha fazla olduğunu dile getirmektedir.


Eserde kuşlar hakkında hikayeler anlatılsa da bunun maksatına bakılacak olursa altında bir tasavvufi durum olduğu dile getirilmektedir. Mantıku’t-Tayr aslında, İslâm düşünce ve edebiyat birikiminin özü olan "hikmet" kavramını odağına almış eserlerdendir. Attâr bu önemli eseri Manṭıḳu’ṭ-ṭayr’da vahdet-i vücûd inancını anlatmıştır.



Bazı müellifler, Manṭıḳu’ṭ-ṭayr’a konu olan asıl hikâyenin daha önce Gazzâlî'nin Risâletü’ṭ-ṭayr adlı eserinde işlendiğini söylerler.


Feridüddin Attar - Mantıku't Tayr Sözleri



Feridüddin Attar''ın "Mantıku''t-Tayr"ında geçen bir hikâyeye, Beşir Ayvazoğlu''nun Şeyh Galib''i anlattığı "Kuğunun Son Şarkısı" adlı eserinde de yer verilmiştir. Burada Kaknus kuşu denilen kuşun hikayesinden bahsedilir. Öleceği zamanı bilen ve bunu anlayınca feryada başlayarak topladığı çalıların arasında son anlarında şiddetle kanat çırpan Kaknus kuşu, kanat çırpışından çıkan kıvılcımla çalıları tutuşturur ve tamamen yanar. Ama sonra külde hiç kıvılcım kalmayınca o küllerden başka bir kaknus kuşu dünyaya gelir. İşte burada bizim bildiğimiz "Küllerinden doğmak" deyimi de akıllara geliyor, öyle değil mi ?



Aslında eserin içeriği ve sözlerine değinirken Simurg, Anka kuşu veya Zümrüd-ü Anka efsanevi kuşu ya da Türk mitolojisindeki Tuğrul kuşundan da bahsetmek gerekir ama belki ilerde bu başlığa ilgili oldukça bunlar hakkında daha detaylı konuşulur.