Milletimiz tarih boyunca pek çok kahramanlar çıkarmıştır. Bu kahramanlarımızdan bir çoğu isimsiz kahramandır. Bazılarının ismini daha çok biliriz. Bu yazımızda da hem Çanakkale hem de Irak Cephesi'nde cesareti ve davranışıyla ismini kahramanlar abidesine yazdıran Mehmet Muzaffer hakkında kısaca bilgi vermek istiyoruz. Çünkü Şehit Mehmet Muzaffer'in milletimiz tarafından daha çok bilinmesi ve tanınması gerektiğine inanıyoruz.
İstanbul Beyoğlu doğumlu olan ve Galatasaray Lisesi'nin 948 numaralı son sınıf öğrencisiyken gönüllü olarak Mart 1916'da yedek subay adayı olarak Çanakkale Savaşı'na giden Mehmet Muzaffer, üç aylık bir talim sonrası "Zabit Namzedi" olmuştu. Cepheye gittiğinde savaş büyük oranda durmuştu. Dolayısıyla Çanakkale'deki birliklerin önemli bir kısmı diğer cephelere gönderiliyordu. Burada kendisine verilen görev gereği alması gereken lastiği öyle bir yöntemle aldı ki işte Mehmet Muzaffer'i mühim bir kişi haline getiren ilk olay bu olmuştur. Kendisi İstanbul'da Yahudi bir tüccardan gerekli lastikleri sahte kaime (para) hazırlayarak edinmiştir. Ve bu taklit paraya ""Bedeli Çanakkale'de Kanla Ödenecektir" yazmıştır.
İsterseniz Mehmet Muzaffer'in Çanakkale Savaşı sırasında yaşadığı "Bedeli Kanla Ödenecektir" sözünü de akıllara kazıyan o olayın detaylarını şuradan okuyabilirsiniz; Mehmet Muzaffer Hikayesi (www.tarihonline.com)
Mehmet Muzaffer'in Çanakkale'deki görevinden sonraki akıbetiyle ilgili iki görüş bulunuyor. Dile getirilen birinci görüşe göre Çanakkale’den ayrılan Mehmet Muzaffer, birliği ile beraber, Filistin Sina Cephesine Gazze’ye gönderilir. Çarpışmalarda yaralanıp madalya da alır. 1917'de ise İngilizlerin saldırısı karşısında, geri çekilme harekatında düşmanı oyalamakla görevli birliğin içinde, çarpışa çarpışa şehit olur.
Mehmet Muzaffer'in Çanakkale'den sonra nereye gittiğiyle ilgili ikinci ve daha çok kaynakta geçen görüş ise onu önemli bir şahsiyet olarak yad etmemizi sağlayan ikinci büyük olayı da dile getirmektedir. Bu ikinci görüşe göre; Mehmet Muzaffer Çanakkale'deki görevi sonrasında Irak Cephesi'ne gittiği ve Kut'ül Amare'de Üçüncü Felahiye Savaşı'nda şehit düştüğü ifade edilmektedir. Bu görüş Tarihçiler tarafından daha fazla dile getirilmektedir. Ayrıca arşivlerde yapılan incelemelerde bu ikinci görüşün kanıtlandığı da dile getirilmektedir. Irak Cephesi'nde Kut'ül Ammare'de Üçüncü Felahiye Savaşı'nda şehit düşen Mehmet Muzaffer Bey, şehit düşerken yüzü kıbleye döndürülmüş bir vaziyette cebinden çıkan zarfın üstüne kanıyla son emrini yazar: "Bölük intikamımı alsın." Mehmet Muzaffer'in son emri şiddetle devam eden savaş esnasında yüksek sesle askere okunmuştur.