1 – ) Lale Devri’nin en önemli yeniliklerinden birisi 1727′de Osmanlı Devleti’ndeki ilk Türk Matbaası kurulmuş olmasıdır.
2 – ) Lale Devri’nde matbaanın kurulması yanında yaşanan bir diğer bilimsel gelişme de bir Tercüme Heyeti’nin kurulmuş olmasıdır.
3 – ) Lale Devri’nde Osmanlı Devleti adına görülen en önemli gelişmelerden birisi de çeşitli Avrupa devletlerinde geçici olarak elçiliklerin açılması ve bu ülkelere ilk olarak eğitim için öğrencilerin gönderilmesi olmuştur.
4 – ) Bu dönemde Avrupa’da Türk tarzı moda olurken, Osmanlı süsleme sanatlarında ve diğer sanat alanlarında da Avrupalı motifler Osmanlı sanatının dağarcığına girmiştir.
5 – ) Bu dönemde seramik ve çinicilikte de gelişme yaşanmıştır. İznik’te kalan birkaç ustanın İstanbul’a getirilmesi ve Tekfur Sarayı’nda yeni bir üretim merkezinin faaliyete geçmesiyle canlandırılmaya çalışılan bu sanat sarayda klasik tasarım ve teknikler uygulanarak yapılan çini üretimi sayesinde tekrar canlanmıştır.
6 – ) Lale Devri’nde sanat alanında görülen en önemli kişi Levni’dir. Asıl adı Abdülcelil Çelebi olan Levni bu devrin en büyük nakkaşıdır.
7 – ) Lale Devri’nde edebiyatta göze çarpan isim ise devrin en büyük şairi olan Nedim’dir. Özellikle Lale Devri’nin Divan Edebiyatı’na getirdiği hava en olgun biçimiyle kendisini Nedim’in şiirlerinde göstermektedir.
8 – ) Bir eğlence devri olarak da telaffuz edilen Lale Devri, buna bağlı olarak da müziğin de geliştiği bir devirdir. Nitekim bu devrin yaşama sevincini şiirde nasıl Nedim temsil ediyorsa musikide de Mustafa Çavuş temsil eder.
9 – ) 1727’de Üsküdar’da açılan ve Avrupa usulü askeri eğitim vermeyi amaçlayan Hendesane bu alanda bir ilk teşkil etmektedir. Fakat bu Hendeshane, yeniçerilerin karşı çıkması ve yakaladıkları öğrencileri öldürmeleri sonucu kapanmıştır ve başarısız fakat ümitli bir deneme olarak kalmıştır.
10 – ) Tekfur Sarayı’nda açılan çini imalathanesinin yanı sıra, hatayi denilen kumaşı dokumaya mahsus kumaş dokuma fabrikasının kurulması ve Yalova’da bir kağıt fabrikasının kurulması ile ilk itfaiye teşkilatı olan Tulumbacı Ocağı’nın kuruluşu da bu devirde meydana gelmiştir.